Süper Lig'in 27. haftasında Gaziantep FK'yi 3-2 mağlup eden Altay, yeni stadında ilk galibiyetini aldı.

Alsancak Mustafa Denizli Stadı'ndaki müsabakanın 10. dakikasında Thaciano'nun golüyle 1-0 üstünlük kuran Altay, hakem Yaşar Kemal Uğurlu'nun VAR'dan izlediği pozisyonun ardından verdiği penaltıda Maxim'in golüne engel olamadı. Doğan Erdoğan'ın kendi kalesine attığı golle bir kez daha 2-1 üstünlük kuran Altay karşısında Gaziantep FK, Maxim'le bir gol daha bularak ilk yarının 2-2 eşitlikle bitmesini sağladı.

İkinci yarıda Andre Poko ile bir kez daha üstünlük kuran Altay, müsabakadan 3-2 galip ayrıldı. Böylece Gaziantep misafir olarak gittiği Altay deplasmanında Altay’a kendi evinde ilk hediyesini verip Gaziantep’e dönmüş oldu.  

Maçı değerlendirirken aslında her bir devreyi kendi içinde değerlendirmek daha iyi olur düşüncesindeyim. Zira Gaziantep FK açısından her iki devre arasında farklılıklar gözle görülür şekilde vardı.

İlk yarı defansif anlamda biraz beceriksiz biraz da şansız olmasından kaynaklı iki gol yiyen Gaziantep FK en azından hücumda var olan istekli oyunuyla karşılığını iki golle verdi. Yenilen golleri hatırladığımızda ilk golde oyuncuların adeta turistik geziye çıkmış gibi davranmaları sonucu kornerden Thaciano golü attı. İkinci golde ise Doğan Erdoğan’ın şansızlığından geldi. Tabi bu gollere hızlı cevaplar verebilmesi Gaziantep FK için olumlu olsa da devamının gelmemesi mağlubiyet alınmasını kaçınılmaz hale getirdi. 

İkinci yarıya başlanıldığında ise henüz maçın 47.dakikasında Figueiredo’nun yüzde yüzlük golü kaçırması kırılma anıydı ki hemen ardından 51.dakikada Poko’nun çok şık golü geldi. Maçın geri kalan kısmında da gol bulunamayınca mağlup ayrılarak evine dönmüş oldu Gaziantep FK.

Hem ilk yarı hem de ikinci yarı pozisyonlara girmesine rağmen atamamış olması Gaziantep FK’lı futbolcuların konsantrasyonunun dağınıklığının bir göstergesi aslında. Son 7 maçın sadece birinden galip ayrılmasının bunun yanında iki beraberlik ve dört mağlubiyet almasının başka bir anlamının olmadığını düşünüyorum. Bu alınan mağlubiyetler Avrupa hayalleri kuran takım adına hayallerin yavaş yavaş kaybolmasına sebep oldu. 

Son haftalarda kaybedilen puanları düşününce doluya koyuyorum olmuyor, boşa koyuyorum olmuyor, puan kaybetmek elbette ki bu oyunun doğasında var ama kendi eliyle hem de altın tepside puanları rakibe vermek eleştirilmesi gereken bir konu.

Biz haftalardır bahsediyoruz oyuncular ve takımdaki olumsuzluklar hakkında, bundaki tek amacımız yönetimin veya hocanın da bu olumsuzlukları görebilmesine vesile olmak. Fakat gün geçtikçe dağılan bir takım var ortada. Belki o kadar değil diyeceksiniz ama bu şekilde giderse Avrupa hayalleri kuran takımın düşmeme hayali kurması da kaçınılmaz olur sanırım. Açın puan tablosuna bakın lütfen Gaziantep FK’nın 36 puanı var. 17.sıradaki Göztepe’nin ise puanı 27. Son sıradaki 17 puanlı Yeni Malatya’ya ve 18.sıradaki Altay’a puan kaybettikten sonra bundan sonraki maçlar nasılsa kazanılır diyebilir misiniz? 

Ben onu bunu bilmem, gördüklerimi konuşur, söyler, yazarım. Yeri gelir iyi olan taraflarını, yeri gelir olumsuzlukları. Kimse benden güzellemeler, olumsuzlukları güzelleştirme çabası beklemesin. Bu şekilde giderse sezon sonu küme düşmemeye oynayan bir takımın ortaya çıkması kaçınılmaz. Hem yönetimin, hem Erol hoca ve ekibinin hem de futbolcuların kendine çeki düzen vermesi, şapkalarını önüne koyup nereden nereye geldiklerinin muhasebesini yapması lazım. Bu takıma gerekli enerjiyi veremeyen veya vermeyen futbolculara bir an önce gerekli aksiyonların alınması lazım. Zira bazı oyuncuları ısrarla oynatmak ve saha tutmak size bu sonuçların çıkmasının nedenini açıklıyor. Bunlar kim derseniz? Sagal, Oğuz, Recep Niyaz…. Maçı tekrar izlediğinizde bu arkadaşlarının oyununu belki farklı değerlendirirsiniz. 

Umarım artık hatalardan ders çıkartılır ve Hatayspor maçı yeni başlangıçların kapısını açar….