Süper Lig’in 36. Haftasında deplasmanda Fenerbahçe ile karşılaşan Gaziantep FK maçtan 3-2’lik skor ile mağlup ayrıldı. 

Öncelikle hafta içi cereyan eden bazı olaylara değinmek istiyorum. Bazı basın mensubu arkadaşlardan Erol Bulut’un gönderilebileceği yerine yabancı bir teknik adam düşünüldüğü hatta Djlobodji ve Toşça’nın Erol Bulut’a sert davrandığı daha da ileri giderek Erol Bulut ile devam edilmesi durumunda seneye bu takımda olmayacaklarını söyledikleri haberi servis edildi.

Öncelikle Erol hocayı eleştireceğiz tabiki çünkü ligin ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında siyah ve beyaz kadar fark var. Dahası oyuncu tercihleri takıma oynattığı oyun eleştiriyi fazlasıyla hakediyor. Maçtan sonra ‘’ kulüpte ufak sıkıntılar var ama çözeceğiz demesi ‘’ aslında herşeyi anlatıyor. 

Yönetime gelirsek futboldan tam anlamıyla anlamadıkları için en mantıklı olan kulübün anahtarını Erol Bulut’a teslim etme yoluna gittiler. Bana kalırsa başlangıç adına iyi olanı da yaptılar; fakat tamamen uzaktan izlemek en büyük yanlışlarıydı. Dolayısıyla yeri geldiğinde yönetimin takıma müdahele edecek ağırlığını ortadan kaldırdı bu durum. Bakınız Djlobodji ve Muhammet olayları bunun en tipik örneğidir.

Biz bu eleştirileri yaparken şunları da atlamamalıyız. Bu bahsettiğimiz ekip yönetimiyle, futbolcusuyla, teknik ekibi, malzemecisi,doktoruyla nerden baksanız 100 kişilik bir ekip. Bu ekibin içinde ayrılıkların, görüş farklılıklarının olması çok normal. Fakat gerek Djolobodji, gerekse de Muhammet’in yaptığı gibi tepkilerini aşırı ve disiplinsizce gösterilmesi de kabul edilemez. Elbetteki düşünceler belirtilecek ancak bu şekildeki davranışları, bazı olayların gözümüze soka soka yapılmasını, disiplinsiz davranışları doğru bulmuyorum.

Maça gelecek olursak ilk yarı tamamen sezon bitse de gitsek modundaki Gaziantep FK’da çırpınan bir Sagal vardı. Bunda elbetteki Fenerbahçe’nin rolü çok büyük ama bu kadar mahkum oynamanın sonucunu kestirmek de zor değil. İkinci yarıdaki değişikliklerle beraber reaksiyon gösteren Gaziantep FK’yı ben daha çok beğendim. Üstelik ilk yarıya göre daha fazla gol yemesine rağmen. Çünkü bende buradayım dedi en azından takım. Bu bende burdayımı diyen takımın baş kahramanı da Angelo Sagal’dı.  

Fenrbahçe cephesine gelecek olursak 11 maçlık yenilmezlik serisi yakalayan takımın ritmini gösterdi sahada. O eski halinden eser kalmayan tabiri caizse başkalaşım geçiren Fenerbahçe oyununu devam ettirdi. Kompakt, bloklar arası kısa mesafe, oyuncular arası yardımlaşma ve sonuç… Bilmiyorum farkındamısınız ama kaç maçtır Fenerbahçe kaleci Altay’ın hücum oyuncularına özellikle Rossi’ye ani paslarıyla ciddi atağa giriyor ve hatta gol atıyor. Bunun çalışılmış olduğu her halinden belli. 

Sonuca gelecek olursak ben bu sezonun başarısız bir sezon olduğunu, gelecek sezona daha planlı geçilmesi gerektiğini ve bu planların bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü süper lig artık kurtlar sofrası. Yok ben şöyle Şahin’im, yok ben böyle kaplanım derken bir bakmışsın aslanın midesindesin. Düşen takımlara bakarsanız bu söylediğim şeyi çok iyi anlarsınız…